• HABERLER
  • SERVİS 1
  • SERVİS 3
  • FİNANSİF
  • İNTERAKTİF
  • HESAP
  • DİĞER
  • ERGENE GAZETESİ
  • Özel Optimed Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Sinem KAYA SAVCI Merak Edilenleri Yanıtladı

Özel Optimed Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Sinem KAYA SAVCI Merak Edilenleri Yanıtladı

ABONE OL
18 Ekim 2020 14:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İçinde bulunduğumuz Ekim ayı tüm dünyada kadınlara en çok teşhis konan kanser türlerinden biri olan Meme Kanseri Farkındalığı ayı. Konuyla ilgili olarak Özel Optimed Hastanesi Onkoloji Diyetisyeni Sinem KAYA SAVCI merak edilenleri yanıtladı.

Meme kanseri birçok ülkede, kadınların en korkulu sağlık sorunu olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde yaklaşık her sekiz kadından birine meme kanseri teşhisi koyulmaktadır. Kanser hücreleri aslında hepimizin vücudunda var. Ancak çevresel faktörlerinde etkisiyle onu değişime uğrattığımız zaman bu etkiye maruz kalmış hücrelerin kanser hücresine dönüşme riski ortaya çıkıyor. Normal ve sağlıklı bir meme hücresinin değişime uğraması ve diğer vücut hücrelerine yayılması ile meme kanseri oluşur. Hem kadınlar hem erkekler meme kanseri olabilirler. Ancak kadınların en sık karşılaştığı kanser türüdür meme kanseri. Sağlıklı diyet ve yaşam tarzı, genel sağlığımız için büyük önem taşımaktadır. Farklı yiyecekleri çok farklı miktarlarda tüketiyor olmamız sebebiyle bu alanda çalışmalar yapılması oldukça güçtür. Farklı ülkelerde meme kanseri sıklığına baktığımızda, bu veriler bize meme kanseri ve diyet ilişkisi hakkında çeşitli ipuçları vermektedir. Japon kadınlarında meme kanserinin Amerikalı kadınlara göre oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bununla birlikte Japon kadınların Amerika’ya göç ettiklerinde meme kanserine yakalanma risklerinin belirgin arttığı gözlenmiştir. Bu durumda iki toplum arasındaki meme kanseri risk farklılığının olası en büyük sebebinin genetik faktörlerden çok yaşam tarzı ve çevresel etmenler olduğunu düşündürmektedir. Bunlar içinde de en açık etken diyet olarak gözükmektedir.

Meme kanserinin oluşum nedenleri

  • Kalıtım,
  • Hormonlar,
  • Beslenme olarak sıralanabilir.

30 yaşını geçen her kadın her banyodan sonra kendi kendine yapacağı düzenli fiziksel muayene ile meme kanseri gelişimini takip edebilir. Bu muayenede meme dokusunda bir farklılık olup olmadığı incelenmelidir. 40 yaşından sonra ise fiziksel muayeneye ek olarak her yıl düzenli olarak mamografi çektirmeli (meme filmi) ve düzenli olarak doktor kontrolünden geçmelidirler.

Kendi kendinize yaptığınız fiziksel muayenede;

  • Memede ağrı,
  • Memede veya memeye yakın olan kol altında şişlik,
  • Memenin büyüklüğünde veya şeklinde değişiklik,
  • Meme başında yumuşaklık ve akıntı,
  • Meme derisinde portakal kabuğu görünümü,
  • Memede veya meme başında içeri doğru çekinti olması,
  • Memede iki haftadan uzun süre ele gelen sertlik veya kitle gibi durumlarla karşılaşıyorsanız hemen doktorunuzla görüşmelisiniz.

Diğer birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanseri ile beslenme arasında önemli bir ilişki vardır. Kanser hastalığı üzerine araştırma yapan uzmanlar bazı besinlerin içerdikleri maddelerin kanser riskini arttırdığını belirtmekteler. Bu besinler;

  • Yağlı tüm hayvansal besinler,
  • Yağlı şarküteri ürünleri,
  • Tereyağı,
  • Kızarmış besinler,
  • Tütsülenmiş besinler,
  • Tuzlanmış veya salamura yapılmış besinler,
  • Doğrudan ateşte pişirilmiş etlerdir.

Yukarıda sıraladıklarımız gibi bazı besinler vücutta dokularla olumsuz etkileşime girerek kanser riskini arttırabilirler. Bu nedenle tüketimleri mutlaka sınırlandırılmalı ve bazı önlemler alınarak tüketimi sağlanmalıdır.

Örneğin, kızarmış bir yiyecek veya şarküteri grubu besinlerden tüketecekseniz mutlaka yanında C vitamini kaynağı olan sebze veya meyvelerden bol miktarda tüketin.

Yıllardır yapılan araştırmalar ile bazı besinlerin kanser riskini azaltıcı etki yaratabildiği bulunmuştur. Bu araştırmalara göre kanser riskini azaltıcı besinlerin başında meyve, sebze, kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri gelir. Yumurta, az yağlı süt veya yoğurt, az yağlı peynir, lor ve çökelekte kanser riskini azaltıcı etki gösteren hayvansal besinlerdir.

Yağ Tüketimi ve Meme Kanseri İlişkisi

Yağ tanımında, sıvı yağlar, tereyağı, margarin yanı sıra etteki, balıktaki, çerezlerdeki yağ önemlidir. Yine bisküvi, kek, çikolata ve benzeri hazır gıdalarda da gizli olarak yağ içeriğinin zengin olduğu hatırlanmalıdır. Yaklaşık 45 büyük çalışmanın birlikte yapılan değerlendirmesinde menopozdan sonra yağ tüketimi fazla olan kadınlarda daha az tüketenlere oranla meme kanseri sıklığının belirgin arttığı gösterilmiştir. Yine EPIC isimli Avrupa çalışmasında doymuş yağdan zengin gıdalarla beslenenlerde meme kanseri sıklığı 2 kat artmaktadır. Bu gıdalar arasında sosis, salam gibi işlenmiş et ürünleri, krema, çeşitli çikolata, pasta ve bisküviler yer almaktadır. Bununla beraber omega-3 balık yağı içeren gıdalardan zengin beslenmenin meme kanseri riskini azalttığı bildirilmektedir.

Şeker ve Meme Kanseri İlişkisi

Şeker-karbonhidrat tüketimi ile meme kanseri ilişkisini gösteren güçlü kanıtlar bulunmamaktadır. Çinli kadınlar arasında Amerika’da yapılan bir çalışmada karbonhidrattan zengin beslenmenin 50 yaş altı kadınlarda meme kanseri riskini hafifçe arttırdığı gösterilmiştir. Yine EPIC isimli Avrupa çalışmasında sadece östrojen reseptörü negatif meme kanseri sıklığında bir miktar artış bildirilmiştir.

Sonuç olarak şekerden zengin beslenmenin, kilo artışına sebep olarak, menopozdaki kadınlarda obezitenin sebep olduğu risk artışına benzer bir riske neden olduğundan söz edilebilir.

Süt ürünleri ve Meme Kanseri

Kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünleri ile beslenmenin meme kanseri riskini azaltabileceğine dair çeşitli veriler mevcuttur.

Diyetteki Lif

Lif en yoğun olarak meyve ve sebzelerde bulunmaktadır. Günde 25 gram üzerinde lif(fiber) tüketmenin menopoz öncesi kadınlarda meme kanseri sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Buğday kepeği lifinin menopozda olmayan kadınlarda kan östrojen seviyelerini düşürdüğü ve buna bağlı olarak meme kanseri riskinin azalabileceği ileri sürülmektedir.

Meyve

Fazla miktarda meyve tüketen kadınlarda daha az tüketenlere oranla meme kanseri sıklığında azalma bildirilmektedir. Bunun sebebi olarak meyvedeki yoğun lif ve antioksidan içeriği olabileceği belirtilmektedir. “Kimyasal oksidasyon” adı verilen süreç hücrelerde gen hasarına sebep olarak kanseri tetikleyebilmektedir. Meyve tüketiminin artması anti-oksidan özellikleri sebebi ile meme kanseri sıklığında azalma ile ilişkili olabilir görüşü savunulmaktadır. Anti-oksidan ürünler A, C, E vitaminleri ve selenyumdur. Beslenmemizin sebze-meyve ağırlıklı olmasına ne kadar dikkat edersek, yağ tüketimimiz o derece azalacak ve meme kanseri riskimiz de buna paralel olarak azalacaktır.

Soya Ürünleri ve Fito-Östrojenler

Fito-östrojenler, vücuttaki doğal östrojene benzer aktivite gösteren bitkisel kökenli bileşiklerdir. Çeşitli fito-östrojenler vardır. Bunların bir kısmı soya ürünlerinde olup “isoflavonlar” adı ile anılmaktadırlar. Diğer bir kısmı çeşitli tahıl ürünlerindeki liflerde, meyve sebzelerde ve keten tohumunda bulunabilen lignanlardır. Sağlıklı menopoz sonrası dönemde bulunan kadınlarda tüketiminin meme kanseri gelişim riskinde ılımlı azalma sağlayabileceğini bildiren veriler olmakla beraber, içeriğindeki östrojen benzeri moleküller nedeni ile meme kanseri tanısı almış ve hormona duyarlı meme kanseri olan kadınlarda tüketilmemesi gerekmektedir.

Karoten

Havuç, lahana, fasulye benzeri sebzelerde bulunan bir madde olup düzenli tüketiminin meme kanseri riskinde ılımlı azalma ile ilişkili olabileceği bildirilmektedir.

Flavonol

Soğan, brokoli, maydanoz, siyah çay, yeşil çay ve kereviz gibi çeşitli sebzelerde bulunan maddeler olup, meme kanseri riskinde azalmaya sebep olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.

Kahve ve Meme kanseri

Fazla kahve tüketiminin meme kanseri riskini arttırdığına dair veri bulunmamaktadır.

SONUÇ OLARAK:

Kanser tedavisi süresince iyi beslenmek;

  • Sağlıklı kalmanıza,
  • Enerjinizi sürdürmenize,
  • Doğru besinleri almanıza,
  • Beklenmedik kilo kayıplarının önlenmesine yardımcı olacaktır.

Kemoterapi ve Radyoterapi tedavileri alırken;

  • En az 8 bardak kalorisiz içecek (su-maden suyu vb) ya da az kalorili içecek tüketilmelidir. Yetersiz sıvı alımı; sersemlik, baş dönmesi, yorgunluk, kabızlık, idrar yolu enfeksiyonu gibi sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
  • Öğün atlanmadan, düzenli aralıklarla beslenmeye özen gösterilmelidir.
  • Liften zengin gıdalar (yeşil yapraklılar, meyveler, tam tahıllılar) günlük olarak tüketilmelidir.
  • Tüm öğünlerde orta büyüklükte yağsız, proteinden zengin gıdalarla beslenilmelidir.
  • Az yağlı süt-süt ürünleri, beyaz et (balık-tavuk), yağsız kırmızı et, baklagiller ve yumurta düzenli olarak tüketilmeli, buna karşılık işlenmiş karbonhidrat ürünlerinin (hazır meyve suları, seker) tüketimi kısıtlanmalıdır. Bu ürünler, kan şekerinde ani keskin değişimlere sebep olarak yorgunluğu artırabilir. Ayrıca gereksiz kalori alımına sebep olmaktadır.
  • Yüksek doz antioksidan tüketimi, kemoterapi etkinliği üzerine olumsuz etkilerde bulunabilir. (500ml üzeri yeşil çay, 300ml üzeri taze meyve suyu)
  • Kemoterapi süresince nar ve greyfurt tüketiminden kaçınılmalıdır.
  • Meme kanseri tedavisinde kullanılan hormonal tedavi ajanları ile de greyfurt arasında olumsuz etkileşimler olabileceği bildirilmektedir.

KAYNAK: Hasan GİRGİN

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

İLAN

This will close in 20 seconds