• HABERLER
  • SERVİS 1
  • SERVİS 3
  • FİNANSİF
  • İNTERAKTİF
  • HESAP
  • DİĞER


“SALGINI YANDAŞ İÇİN FIRSATA ÇEVİRDİLER”

ABONE OL
12 Ekim 2020 21:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün, Kilis Belediye Başkanı’mızın vefatını üzüntüyle öğrendik. Halkın iradesiyle seçilen Belediye Başkanı’na Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm Kilislilere başsağlığı diliyoruz. Hafta sonu Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında bir ateşkes kararı alındı. Ateşkes  masasını Rusya kurdu? Rusya, ateşkes masasını kuran taraf olarak, bölgedeki imajını bir kez daha kuvvetlendirdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bile ateşkese uyulmasını istemek için, Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşmek zorunda kaldı.

ARABULUCULAR ARASINDA NEDEN YOKUZ?

Bu vesileyle Saray Hükümetine soruyoruz: Masayı kuran arabulucu ülkeler arasında, neden biz yoktuk? Hani Türkiye, hem sahada hem masada Azerbaycan’ın yanında olacaktı? Ermenistan yönetimi her zaman yaptığı gibi yine ateşkesi tanımadı, sivillere yönelik saldırılarını sürdürdü. Gence’deki sivil vatandaşlara, sivil kardeşlerimize dönük bu devlet terörünü asla kabul edemeyiz. Masayı kuran, “Bölgede Rusya’dan habersiz kuş uçamaz” mesajını vermek isteyen, dolayısıyla bu ateşkesin bir anlamda garantörü olan Rusya, bu saldırıları neden önlemedi?

ERMENİSTAN YÖNETİMİNİ KINIYORUZ, LANETLİYORUZ

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sivil yerleşim yerlerine saldırarak, kardeşlerimize karşı, savaş ve insanlık suçu işleyen Ermenistan yönetimini buradan bir kez daha kınıyoruz, lanetliyoruz. Gence’de şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa ve tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize de baş sağlığı diliyoruz. Kardeşlerimizin acıları, bizim de acımızdır. Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da Ermeni yönetiminin işgali son bulmadan, Kafkasya coğrafyası huzur bulmayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da, Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

KKTC’DE ADAYLARA BAŞARILAR DİLİYORUZ

Bu arada, hafta sonunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde seçimler vardı. Sonuçların belirlenmesi ikinci tura kaldı. Biz ikinci turda yarışacak olan, Sayın Mustafa Akıncı’ya ve Sayın Ersin Tatar’a başarılar diliyoruz. İkinci turda, Kıbrıs Türk halkının iradesinin sandığa tam olarak yansımasını bekliyoruz.

SADECE AĞAÇLAR YANMADI, CİĞERLERİMİZ KAVRULDU

Sadece sınırlarımızın dışında değil, sınırlarımızın içinde de yangın var. Hatay’ın farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınları, hepimizin yüreklerini dağladı. Ciğerlerimiz kavruldu. Sadece çığlıkları duyulmayan, o güzelim ağaçlar yanmadı. Kaplumbağasından, kuşuna pek çok canlı da kavrulup, yaşamını yitirdi. Yangın yerleşim yerlerine de hasar verdi. O güzelim ormanlarımızla beraber, geleceğimiz de yandı. Genel Başkanımızın talimatıyla, MYK üyelerimiz yangın bölgesine gitti. Milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, vatandaşlarımızın yanında olmaya çalıştılar, acılarını paylaştılar. Canla başla uğraştılar. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bundan sonra da, bölgedeki mağdur vatandaşlarımızın yanında olmaya, vatandaşlarımıza elimizden gelen desteği vermeye, onlarla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.

AĞAÇ YAKAN, CANA KAST EDEN BİZDEN DEĞİLDİR

Tek bir ağaç yakan, tek bir canlının yaşamına kast eden bizden değildir. Bu arada bölücü terör örgütünün, yangınların sorumluluğunu üstlenme çabası dikkatle izlenmelidir.  Bu yangın üzerinden yapılacak bölücü propagandaya ya da bunun üzerinden kurulacak tuzaklara asla izin verilmemelidir. Bunun için yangını çıkaranların biran evvel tespit edilmesi, adalet önüne çıkarılması, olan bitenin tüm boyutlarıyla aydınlanması ve hiçbir şeyin karanlıkta kalmaması büyük önem taşımaktadır. Bunu ilgililerden bekliyoruz.

ANKARA GAR KATLİAMI KARA BİR SAYFA

Son zamanlarda, ülkemizde birçok acının üzerine karanlık perdeler çekildi. İçinde bulunduğumuz Ekim ayının, bu konuda maalesef sicili oldukça kabarıktır. Hafta sonu Ankara Gar Katliamının 5. yıl dönümüydü. 100’den fazla vatandaşımızı bu terör saldırısında kaybettik. Yine yüzlerce yurttaşımız yaralandı. 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında gerçekleşen bu saldırı, siyasi tarihimizde tam olarak aydınlanmamış, karanlık bir sayfa olarak durmaktadır. Biz, bir kez daha, bu olayda da yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Türkiye’nin içinden geçtiğimiz yakın siyasi tarihi yazılırken, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı, karanlık bir kavşak olarak tarihteki yerini alacak. Yaşadığımız acılar hiçbir zaman unutulmayacaktır. Biz, terörü, nereden gelirse gelsin ayrım yapmadan lanetliyoruz.

KİMSE YANLIŞ HESAP YAPMAYA KALKMASIN

Demokrasilerde özgürlüğün bedeli sürekli ihtiyatlı olmaktır. Dünya tarihi, “sahte güvenlik” uğruna, özgürlüklerinden vazgeçen toplumların acılarıyla doludur. Milletimiz 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşananları ve bu yaşananların ardından işlerin bugün hangi noktalara geldiğini çok daha iyi görmektedir. Bunları yaşatanlara notunu vermektedir. Milletimiz artık ne güvenliğinden, ne de özgürlüğünden vazgeçer. Kimse, bundan sonra, yanlış hesap yapmaya kalkmasın. Korkular ve acılar üzerinden, kimse siyaset mühendisliği yapmaya soyunmasın.

MUTFAKLAR VE CEPLER DE YANIYOR

Sadece sınırlarımız, ciğerlerimiz yanmıyor. Mutfaklarımız, ceplerimiz de yanıyor. Bir yandan işsizlik, bir yandan hayat pahalılığı evlerde huzur bırakmadı. Bugün TÜİK Haziran-Temmuz-Ağustos aylarını kapsayan, Temmuz ayı işgücü ve istihdam verilerini açıkladı. TÜİK, internet sitesini yenilemiş. Burada değinmeden geçemeyeceğim bu site pek de kullanıcı dostu değil. Tablolara, verilere ulaşmak eskisinden daha zorlaşmış. Umarız TÜİK yetkilileri bu duruma kısa sürede bir çözüm bulurlar.

ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN YARISI İŞGÜCÜ PİYASASININ DIŞINDA

Temmuz’da 31 milyon 135 bin yurttaşımız, iş hayatının dışında kalmış, işgücünün dışında kalmış. Buna karşın işgücüne katılan nüfusumuz da, 31 milyon 491 bin kişi olmuş. Yani çalışma çağındaki nüfusumuz ortadan ikiye bölünmüş. Yarısı, işgücü piyasasının dışında, yarısı da işgücü piyasasının içinde… Böyle bir durumla daha önceki krizlerde hiç karşılaşmamıştık.

BÖYLESİNE YAPIŞKAN BİR İSTİHDAM KAYBINI DAHA ÖNCE GÖRMEDİK

TÜİK ’in makyajlı rakamlarına göre dahi, son bir yılda işini kaybeden yurttaşlarımızın sayısı, 1 milyon 254 bini buluyor. Ucube rejimin iş başı yaptığından bu yana ise, 2 milyon yurttaşımızın işini kaybettiği ortaya çıkıyor. Ve daha da vahimi son 21 ayın 19’unda her ay istihdam kayıpları olmuş. Yani çalışanlar işin kaybetmiş. Böylesine yapışkan, sürekli bir istihdam kaybıyla, daha önce hiç karşılaşmamıştık.

13 MİLYON VATANDAŞIN İŞİ GÜCÜ YOK

Bir ekonominin en önemli başarı göstergesi, çalışmak isteyen yurttaşlarına iş ve istihdam, iş verebilmesidir. Bu ucube rejim, bıraktık millete iş vermeyi milletin çalıştığı işini elinden almıştır. Temmuz’da gerçek işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayına göre, 6,3 puan artarak yüzde 29,1’e çıkmıştır. Gerçek işsiz sayısı da, aynı dönemde, 2 milyon 304 bin kişi artarak, 10 milyon 416 bin kişiye ulaşmıştır. Bir de çalışıyor göründüğü halde bir türlü iş başında olmayan, 2 milyon 574 bin yurttaşımız vardır bu rakamlara göre. Bu işbaşı yapmayanları da dâhil edersek işsiz sayısı 13 milyona ulaşmaktadır. Yani 13 milyon yurttaşımızın işi, gücü yoktur. Peki, Saray hükümetinin getirdiği OVP’de, işsizliğin nasıl çözüleceğine dair herhangi bir somut, ayakları yere basan politika var mı? Hayır yok.

YANDAŞ MÜTEAHHİTLER ABAT, MİLLET PERİŞAN OLDU

Sadece işsizlik değil, paramızın satın alma gücündeki erime de milletimizi perişan etmektedir. İki yıl önce, bu ucube rejimin kibirli başı millete; “24 Haziran’da bu kardeşinize yetkiyi verin. Ondan sonra şu faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır görün” dedi mi? Dedi. Millet yetkiyi verdi de ne oldu? Saray sosyetesi saraylarında ağırladıkları faiz baronlarını, faiz lobilerini, dolarla avroyla garanti verdikleri yandaş müteahhitleri abat etti. Milletse perişan oldu.

TEFECİ FAİZİYLE BORÇLANIYORUZ

Son dış borçlanma ihalesi, gelinen noktayı açık açık ortaya koydu… Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizinin eksi olduğu, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizinin ise binde 7 olduğu, birkaç yıl önce ekonomisi iflas noktasına gelen Yunanistan’ın bile sıfıra yakın faizle, hem de 10 yıl vadeyle, borçlandığı bu dönemde; bu hükümet 5 yıl vadeye yüzde 6,4 faiz vererek borçlanabildi. Çok açık söylüyorum, bu tefeci faizidir. Bu olağanüstü yüksek faiz bir felakettir. Çoluğumuzu, çocuğumuzu, torunumuzu ipotek altına almaktadır. Milletimiz bunun altından kalkabilmek için çok sıkıntılar çekecektir.

FAİZ HARCAMALARI İKİYE KATLANACAK

Aslında bu sıkıntının ipuçları getirdikleri Orta Vadeli Programda var. Program “Kral çıplak” diye bar bar bağırıyor. Ucube rejimin iş başı yaptığı son üç yılda, yani 2018 ile 2020 arasında, bütçeden faiz lobilerinin cebine 311 milyar lira, tam 311 milyar lira gitmiş. Şimdi de önümüzdeki üç yılda, faiz lobilerinin cebine 602 milyar lira koyacağız diyorlar. Yani önümüzdeki üç yılda, faiz lobilerinin cebine akacak para, bundan önceki yılı ikiye katlayacak. Bunu ben demiyorum. Getirdikleri resmi doküman söylüyor.

TL, TÜM PARA BİRİMLERİ KARŞISINDA DEĞER YİTİRİYOR

Bu beceriksizler sadece faizle değil. Dolarla, Euro’yla da mücadele edemediler. İş başına geldiklerinde, Dolar 4 lira 53 kuruş, Euro 5 lira 33 kuruştu. Bugün Dolar 8 liraya, Euro ise 10 liraya dayandı. Bıraktık Erdoğan’ın Dolarla, Euro’yla uğraşmasını, paramız dünyadaki tüm para birimleri karşısında eridi gitti. Bu ucube rejim elinde Türk Lirası; Çin Yuanı ve Endonezya Rupisi karşısında yüzde 38, Hindistan Rupisi ve Meksika Pezosu karşısında yüzde 36. Rus Rublesi ve Güney Afrika Randı karşısında da yüzde 27 değer kaybetti. “Dış güçler” diyerek, “kur saldırıları” diyerek, komplo teorileri yazıp durdular. Peki, bu beylerin Çin ile bir kavgası var mı? Hayır. Hatta Çin’le araları o kadar iyi ki, ne kendileri, ne de ortakları Bahçeli, Uygur Türklerine yapılan mezalime çıt çıkaramıyorlar. Bu zulmün önlenmesini isteyen uluslararası belgelere imza atmaktan çekiniyorlar. Peki, Rusya’yla sorunları mı var? Valla o da Hayır. Suriye’de 36 askerimiz şehit edildi. Moskova’ya hesap sormaya gidiyorlar derken, Kremlin Sarayı’nın kapılarında beklediler. Sesleri de çıkmadı. Soruyoruz; Endonezya’yla, Hindistan’la, Meksika’yla, Güney Afrika’yla sorunları mı var? Bildiğimiz kadarıyla bu ülkelerle de bir sorunları yok. Peki, bizim paramız, bu ülkelerin paraları karşısında, neden değer kaybetti?

VERİLER AÇIKLANDIKÇA OVP ÇÖKÜYOR

Bunun nedeni çok açık: Beceriksizlik, kifayetsizlik, liyakatsizlik… Damat önce çıktı “Türk Lirası’ndaki olağan üstü değer kaybı, rekabet gücümüzü arttırıyor” diye sevindi. Bugün Ağustos ayı ödemeler dengesi rakamları açıklandı aslında durum hiç de öyle değil. Getirdikleri OVP’de, bu yılın tamamı için öngördükleri cari açık, 24,4 milyar dolardı. Yani 12 ay boyunca oluşacak cari açık 24,4 milyar dolardı. Yılın sekizinci ayındayız gerçekleşen cari açık ne kadar? 26,5 milyar dolar. Yani her veri açıklandıkça bu yıla dair OVP’nin tüm tahminleri birer birer çöküyor.

İLK 8 AYDA REZERVLER 39 MİLYAR DOLAR ERİDİ

Yine bu yılın ilk sekiz ayında finans hesabından 4,5 milyar dolar, Net Hata Noksan hesabından ise 8 milyar dolar çıkış olmuş. Cari açık ve ülkeden kaçan paralar ise, döviz rezervlerimiz eritilerek karşılanmış. Yine yılın ilk sekiz ayında rezervlerimiz 39 milyar dolar erimiş. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, daha önceki hiçbir krizde böyle bir tabloyla karşılaşmadık. Kayınpederin ekonominin direksiyonuna getirdiği ve bu ekonomik buhranın sorumlusu olan damat, şimdi çıkıyor; “Döviz kuru beni ilgilendirmiyor” diyor. Döviz kuru sizi ilgilendirmiyordu da. Bu kuru tutmak için, kayınpederinizin kerameti kendinden menkul faiz teorilerini ispatlamak için, Merkez Bankası kasasından, kamu bankaları eliyle, milletin 120 milyar dolarını, neden ucuz ucuz peşkeş çektiniz?

FUKARA SABREDECEK Kİ BEYLER SARAYDA YAŞASIN

Şimdi tabi biz bunu damada soruyoruz ama kayınpeder de damattan geri kalmıyor. İktidarların görevi milletin derdine derman olmaktır. Ama kendisi bunun yerine; “Acıyı bal eyleyin, yoklukta sabreyleyin” diye millete vaaz vermeyi tercih ediyor. Erdoğan’a göre gerçek mümin, “yoklukta sabreden”miş. Tabi, fakir fukara sabredecek ki, bu beyler yandaşlarıyla beraber israf edecek. Millet yokluğa razı gelecek ki bunlar yazlık saraylarında, kışlık saraylarında, uçan, yürüyen saraylarında zevk-ü sefa sürecek.

BİRAZ DA SİZ “GERÇEK MÜMİN” OLUN

Madem gerçek mümin yoklukta sabredendir. Siz de milletimizin bu yokluğunu paylaşsanız ya. Biraz da siz, gerçek mümin olmaya çalışsanız ya. Bunu yapabilirler mi? Hayır yapamazlar. Peki, ne yaparlar? Milletimize yoklukta sabır telkin edenler, yandaşlarına ballı ihaleler teslim ederler.

SALGINI YANDAŞ İÇİN FIRSATA ÇEVİRDİLER

Bu zalim yönetim Covid-19 salgınını bile, yandaşları için fırsata çevirmeye çalışıyor. Nasıl mı? Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesini kullanarak. Afet, salgın gibi olağanüstü hallerde, idareye istediğiyle gizli, kapaklı masaya oturma imkânı veren “İstisnai ihale” yöntemini usul haline getirerek. Geçtiğimiz Ağustos’ta, bu ihale yöntemiyle gerçekleştirilen “en yüksek” bedelli iş, kapalı kapılar ardında yine bir yandaş gruba gitti. İhaleyi verdikleri grup, havuz medyasının amiral gemisi ATV’nin de sahibi. Verdikleri ihale ne? “Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demiryolu İnşaatı ile Elektromekanik Sistemlerin Temini İşi Projesi.” Yani salgınla alakalı bir hastane yapımı veya aşı veya donanımın temini değil. İstense açık ihale yöntemleriyle yapılabilecek bir iş. Peki, ihale bedeli ne kadar? 9,8 milyar lira. Yani yaklaşık 10 milyar lira.

Hadi iş burada kalsa iyi… 9 Ekim 2020 tarihinde yayımlanmış Resmi Gazete’de vergi, resim, harçtan, harç istisnalarından yararlanan şirketlerin ve ne kadar harç istisnasından yararlandıklarına dair bilgiler var. Bu tebliğ ile söz konusu yandaş müteahhide neredeyse Ağustos’ta verilen o işin tutarı kadar vergi istisnası tanınmış. Yani bir başka ifadeyle bu iş yandaşa vergi istisnalarıyla devlet eliyle bedavaya getiriliyor.

İSTİSNA VERİLEN İSİMLER TANIDIK

Şimdi bu 9,5 milyar liralık vergi istisnası bunlara verilirken. Bu listede vergi istisnası tanınan başka tanıdık isimler de var. Mesela Sakarya’daki tank-palet fabrikasını bedelsiz verdikleri, Katar ordusunun da büyük ortağı olduğu, BMC firmasına 98 milyon 750 bin liralık vergi istisnası gitmiş.

ESNAF SABREDECEK, YANDAŞ İSTİFLEYECEK

Sen esnafın vergi ve prim borçlarını faiziyle ertele, çatır çatır tahsil et, perişan olmuş esnafın vergi ve pirim borçlarını silme.  Sonrada çık, yandaşlarının milyarlarca liralık vergisini tek bir kalemde sil. İşçi, çiftçi, besici, esnaf, emekli, memur, işadamı sabredecek, yandaş da dolarları, avroları bir güzel istifleyecek. Bu mudur adalet? Bu mudur hak, hukuk? Bu mudur vicdan? Ne diyor Tevfik Fikret; “Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak! Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak, atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak… Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

ADALETSİZ DÜZEN SADECE CÜZDANI DEĞİL CANI DA TEHDİT EDİYOR

Bu vicdansız sömürü düzeni, bu adaletsiz vergi sistemi ve iktidarın yurttaşlarımızın tercihlerine, yaşam tarzına bakış açısı, milletimizin sadece cüzdanını değil, canını da tehdit ediyor. Bakın sadece son bir haftada Kırıkkale’de 7 yurttaşımız, İzmir’de 10 yurttaşımız sahte içki nedeniyle yaşamını kaybetti. İçki içmek elbette sağlığa zararlıdır. Ama iktidarın vergilerle, alkol ürünlerinin fiyatlarını şişirmesi, sahtekârların iştahını kabartmaktadır. Kaçak içkinin, merdiven altı üretimin önünü açmaktadır. Bunun sonucunda da ağır can kayıplarıyla karşılaşıyoruz. Bu yitirilen canların arkasında hem yüksek vergiler, hem de denetimsizlik var.

KAPSAMLI BİR VERGİ REFORMU YAPACAĞIZ

Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında; kapsamlı bir vergi reformunu mutlaka yapacağız. Verginin ekonominin işleyişini engellememesi; yatırımın, istihdamın önünü kapatmaması için etkinliğini artıracağız. Vergide adaleti mutlaka sağlayacağız. Kısacası, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacağız. Adaletli bir vergi sistemi tüm yurttaşlarımızı kapsayan ekonomi politikalarımızın merkezinde olacak.

YILLARCA UYARDIK, “KARGALAR GÜLER” DEDİLER

Peygamber Efendimiz; “Mümin aynı delikten iki defa ısırılmaz”  buyurur. Yani insan gaflete düşüp bir kez aldatılsa da, ikinci kez aynı hatayı tekrarlamaz. Ama 18 yıldır bu ülkeyi yönetenleri, önüne gelen rahat rahat kandırıyor. Bunlar hatalarından ders almayı da bilmiyorlar. Her kandırıldıklarında da “Allah affetsin, millet affetsin” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Ama bu kandırılmaların bedelini milletimiz, canıyla, kanıyla ödüyor. Biz bunları yıllarca, devlete sızan “paralel devlet örgütlenmesi” hakkında uyardık. Bunlar o zamanda çıktı “Cemaat devlete sızmış, buna kargalar güler” diyerek işi hafife aldı. Sonra ne oldu? Millet, devletini sokaklardan topladı. 15 Temmuz’da 248 yurttaşımız yaşamını yitirdi. 2 bin 196 yurttaşımız yaralandı. Dün hizmet hareketi deyip, kapısını aşındırdıklarına, bu işlerden sonra terör örgütü demeye başladılar.

KARGALAR ESAS BUNA GÜLER

Yaşanan bunca acı olay varken hükümetin İçişleri Bakanı çıkıyor, “Herhangi bir inanç grubunun, devletin birtakım noktalarını yönettiği ve sızdığı değerlendirmeleri doğru değildir” deyip, bir de üstüne üstlük “Yalandır, Provokasyondur” diyerek bunları söyleyenlere abanın altından sopa göstermeye kalkıyor. İşte kargalar esas buna güler.

BİR GÜLEN, BİN GÜLEN

Arşivler yerinde duruyor. Bugün bu sözleri söyleyen atama Bakan, daha önce neler söylüyordu. Kendisine ve milletimize hatırlatalım. “Millet bir Fethullah Gülen çıkartır, bin Fethullah Gülen çıkartır. Millet bir Zekeriya Öz çıkartır, bin Zekeriya Öz çıkartır.” Maşallah… “Bu milletin temel değerlerine karşı gelmesinler. Sandıkta ona gereken cevabı verir. Fethullah Gülen ve Zekeriya Öz milletin gönlünde yerlerini almışlarmış. Hizmetlerinin ne olduğu belliymiş…

HADİ CANIM SEN DE!

Arkadaşlar, Soylu daha birkaç yıl önce; “Bir Fethullah Gülen gider, Bin Fethullah Gülen gelir” diyor. Ve bu sözleri söyleyen kişiye, bugün FETÖ ile mücadele emanet ediliyor. O da çıkıp “Devleti ele geçirmek isteyen cemaat yoktur” diyor. Atama İçişleri Bakanı, bu defa acaba hangi cemaate sahip çıkıyor? Devletin birtakım noktalarını yöneten devlete sızan, devlette çöreklenen cemaatler yokmuş, İsmet Paşa’nın dediği gibi “Hadi canım sen de!”

MİLLETİMİZ SANDIĞI BEKLİYOR

Atama İçişleri Bakanı bu zihniyette, bu aymazlıkta oldukça, bu millet devletini sokaktan daha çok toplar bu gidişle. Milletimiz bunları görüyor, notlarını veriyor, bunlardan biran evvel kurtulmak için sabırsızlıkla sandığın önüne gelmesini bekliyor, ilk sandıkta da yerlerini gösterecek. Saraylarından evlerine gönderecek.

KAYNAK: Hasan GİRGİN

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.