Yerli malı haftası kutlamalarının yapıldığı bir zaman diliminde, me kadar yerliyiz sorusunun cevapları vatandaşlara aktarıldı. Vatandaşların ilgiyle gezdiği stantlarda , ülkemizde çiftçimizin zor şartlar altında üretim yapmaya çalıştığı, ama ithal edilen tarım ürünleri sergilendi.
Saadet Partisi Tekirdağ il Başkan Yardımcısı Murat VAKİTÇİ, Saadet Partisi Çorlu ilçe Başkanı Aytuğ Aslan, teşkilat mensuplarının da katıldığı etkinlikte Saadet Partisi Kadın Kolları Çorlu ilçe Başkanı Yaprak Bukan basın bildirisi takdim etti.
TUTUM YATIRIM VE YERLİ MALI HAFTASI
Ülkemizde yıllardır Yerli Malı Haftası adıyla sadece okullarımızda kutlanmaktan öteye gidemeyen bu günün asıl adı; Tutum Yatırım ve Yerli Malı Haftasıdır. Bugün burada olmamızın sebebi, yerli malının önemini vurgulamanın yanında aynı zamanda tutum ve yatırımın da yerli olması gerektiğine dikkat çekmektir.
Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Türkiye, savaştan ağır yaralı çıkmış sanayileşmemiş bir ülkeydi. Bu durumun kısa süre içinde düzenlenmesi için iktisat kongreleri yapıldı, Ülkenin dört bir yanından sanayiciler, büyük çiftçiler toplantıya katıldı. Toplumsal üretimde yerli malı kullanılmasına karar verildi. İthalatın azaltılması, mümkün olduğunca yerli üretimin kullanılması teşvik edildi. Dönemin Başbakanı 1929 yılında mecliste yaptığı konuşmada “ülke ekonomisinin gelişmesi için yerli malı üretimi ve tüketiminin önemine dikkat çekti.” İşte bu konuşmanın yapıldığı 12 Aralık ve o günü takip eden bu hafta Tutum, Yatırım ve Yerli Malı Haftası olarak kabul edildi.
Bir insan tutumlu davranma alışkanlığını küçük yaşlardan itibaren kazanır. Tutumlu davranış alışkanlığını kazandıktan sonra bunu hayat boyunca başarıyla uygular. Okul dönemlerinde zamanı bile tasarruflu yani dengeli kullanmayı öğrenen çocuklar bu alışkanlıklarını ömürleri boyunca bırakmazlar. Bu yüzden bir insana küçüklükten itibaren tasarruf eğitiminin verilmesi ve bu alışkanlığın kazandırılması gerekir.
Tutumlu olmak, insanın para ve eşya gibi değerli maddeleri kullanırken kendi ihtiyacı kadarını kullanıp aşırıya kaçmaması anlamına gelir. Cimrilikle karıştırılmaması gerekir. Tutumlu insan, parasını ve eşyasını ve çağımızın en önemli sorunu haline gelen zamanı bile boşuna harcamaz. Her şeyi düzenli ve gerektiği biçimde kullanır. Hayatını verimli bir şekilde devam ettirir.
Yatırım, birikim, tutumluluk sadece insanların hayatını değil, devletleri de etkileyen bir unsurdur. İnsanların davranışı devletleri, devletlerin tutumu da milletini etkilemektedir.
Devletler de tıpkı insanlar gibi gelir gider dengesine göre varlıklarını sürdürebilir. Bu dengenin sağlanması için gereken şey, uzun vadeli planlar yaparak yatırımları buna göre değerlendirmek, elde bulunan para ve değerli eşyayı doğru bir şekilde kullanmaktır. Bir devlet bunu düzenli bir şekilde uygularsa kalkınmasını sürdürür ve diğer devletlere bağımlı kalmaktan kurtulur. Bugün; Yerli malı dediğimizde aklımıza sadece mandalina portakal değil, yerli ve milli sanayimiz geliyor. Yerli üretim kaynaklarımız geliyor. Bir bir satılan fabrikalarımız, özelleştirmelerimiz ve bunun yanında ülkemizin tüm zenginliğine rağmen ithal ederek tükettiğimiz bakliyatlarımız geliyor. Bir ülkenin zenginliği ancak ve ancak milli gelirini kendi faydasına kullanması ile mümkündür. Burada gördüğünüz pankartlar ülkemizin yerli malı üretmek ve kullanmaktaki başarısını ortaya koymaktadır. Anlatmaya gerek yok, rakamları görüyorsunuz…
Tutum, Yatırım ve Yerli Malı Haftasının amacı, milli kaynakların milli teşebbüsle işletilmesidir. Bu hafta okullarda tüketim maddelerinin iç pazardan karşılanmasının ekonomimizi olumlu etkileyeceği üzerine konuşmalar yapılır. Bizler buradan seslenmek istiyoruz, bu mesele yalnızca okullarda şiir okunup kutlanmanın ötesine geçmelidir. 2019 yılı geldiğimiz nokta şunu gösteriyor, bu hafta kutlama yapılarak değil oturup düşünülerek değerlendirilmesi gereken bir haftadır.
Yerli malı kullanımı ile kalkınmak, markette menşei yabancı olmasına rağmen “yerli üretim” etiketiyle pazar oluşturulmasına benzemez. Yerli üretim ile gelişmek, çiftçimizin gülmesi, tarlalarımızın canlanması, fabrikalarımızın açılarak ürettiklerimizin pazar bulması ve halkımızın da ülkemizin vatanımızın malına sahip çıkması ile hayat bulur.
Bir kez daha vurguluyoruz ki; bizler ülkemizin kadınları olarak mutfağımızda kendi tarlalarımızın mahsulünü kullanmak istiyoruz.
Bizler, yavrularımıza ithalatın ne demek olduğunu anlatmak değil, ülke zenginliklerimizden bahsetmek istiyoruz.
Ve bizler Saadetli kadınlar olarak, bu konunun üzerinde duracağımızı buradan ilan ediyoruz.
Çünkü bizler, yerli üretim yerli tüketim ve milli kalkınmanın hayat bulması için çalışıyoruz.
Ülkemizin Saadet’i, dışarıda değil yine ülkemizin kendi elindedir.